DÜNYANIN KEŞFİ CİLT 1 / ( JULES VERNE )
Kitabımız 342 sayfadan oluşmakta.
Birden fazla gezgine ve maceracılara ait sefer notları içeren bu kitapta pek çok ünlü ismi bir arada görebiliriz. Kartacalı Hannon,Fa Hian,.Benjamin de Tudele, Plan de Carpin,Marco Polo, İbni Batuta, Jean de Bethencourt, Christophe Colomb, Vasco da Gama,Alphonse d'Albuquerque gibi tarihe adını yazdırmış gezginlerin maceralarını ve gözlemlerini bu kitapta anlatılmaktadır.
Jules verne Kim bilir bu kitabı kaleme alırken aklında neler geçirmiştir... Bu kitabı özellikle macera ve tarihi seven arkadaşların okumalarını tavsiye ederim.
Kitapla alakalı ilgimi çeken bazı notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Fa Hian: Eski Çin'den Eski Hindistan'a yürüyerek seyahat eden, Budist metinleri almak için Orta Asya, Hindistan Yarımadası ve Güneydoğu Asya'daki birçok kutsal Budist bölgesini ziyaret eden bir Çinli Budist keşiş ve tercümandı. Seyahat notları çağına göre harikuladedir.
*****
Abel de Remusat: Jean-Pierre Abel-Rémusat, Collège de France'daki ilk Sinoloji Kürsüsü olarak bilinen Fransız bir sinologdu. Rémusat, tıbbı genç bir adam olarak okudu, ancak Çin bitkisel tezini keşfetmesi, onu Çin dili ile dolaştırdı ve beş yılını okumayı öğretti.
**********
Kaşalot Balığı ( İspermeçet Balinası ) : ispermeçet balinası boyu 20 metreye kadar olabilen, tüm okyanuslarda ve Akdeniz'de yaşayan bir balina türü. Türkiye kıyılarında da görülmüştür haliyle. kaşalot adıyla da bilinir.
Oldukça ünlü bir balina türüdür. bunun sebebi yüksek yağ miktarı ile senelerce avlanmış olmasıdır. balina yağı özellikle meşale, lamba yakarak aydınlanmak için kullanılıyordu. bu dönem balina nüfusunun ciddi oranda düştüğü dönemdir.
Parfüm yapımında kullanılan amber adlı ürün ispermeçet balinasının midesinde oluşur. balinanın yuttuğu mürekkep balıklarının bağırsak çeperini etkilemesiyle salgılanan bir maddedir.
************** *
Muflon Koyunu:
ORTALAMA ÖMRÜ: 12-15 yıl
KİLOSU: Erkek 60-145 kg, dişi 30-90 kg
BOYU: 100- 150 cm
ANA VATANI: Güney Asya
ÖZELLİKLERİ:
Kızıl kahverengi, beyaz, siyah renkler karışık haldedir. Erkekler boynuzlu, dişiler boynuzlu ya da boynuzsuz olabilir.4 metre sıçrayabilirler. Gebelik süresi 5-6 aydır.
***********************
Hindistan Türk Devleti (Delhi Türk Sultanlığı) (1206-1413)Bu siyasî teşekkül, Gur hükümdarı Muizz’üd-din Muhammed’in 1192’de Kuzey Hindistan’a vâi tayin ettiği Kutb’üd-din Aybeg tarafından kurulmuştur (1206). Daha vâli iken Aligarh’ı, Benares’i ve ünlü Bihâr kalesini ele geçirmiş olan Aybeg, Lahor ile Pencâb bölgesini de Tâc’üd-din Yıldız’dan aldı. 1210’da atından düşerek öldüğü zaman Bedâun’da damadı İl-tutmuş, Uc’da öteki damadı Kabaca, Bengal’de onun tâyin ettiği Kaymaz bulunuyordu. Aybeg’in erkek çocuğu yoktu. Şems’üd-din İl-tutmuş, bütün Kuzey Hindistan’ı elinde toplayarak “Şemsiyye” hânedânını kurdu (1211-1266). Devleti, Delhi başkent olmak üzere, büyük kısmı ile Pencâb’ı ve Multan’ı, Lahor’u, kuzeyde Gazne’ye kadar uzanan bölgeleri ihtiva ediyordu. Celâleddin Harezmşâh’a karşı ülkesini koruyan ve Moğollar’dan kaçan kalabalık Türk kitlelerini memleketine kâbul etmek suretiyle, Kuzey Hindistan’da Türk kültür hayatının devamını sağlayan İl-tutmuş, 1235 yılına kadar Bengal, Gwalior’dan başka Uccayn’ı da kendine bağladı ve Halife kendisini “Hindistan Sultanı” olarak tanıdı (1229). Ölümü (1236)’nden sonra, kabiliyetsiz oğlunun yerine, kızı Raziyye, Sultan oldu (1236-1239).
*****************
Yüzen bahçe jonk: ?
Bunun hakkında şuanlık birşey bulamadım. Yani anlatıldığı gibi değil farklı birebir bulamadım.Bu jonk. nehirlerde, göllerde büyük gemi gibi alanları kapsayan yerleşim yeri gibi üstünde bitki yetiştirilen sonrada hasat yapılan, yüzen ada gibi anlatılıyor kitapta. Araştırmam sonucunda azteklerinde buna benzer adalar yaptıklarını öğrenmiş bulunmaktayım.
********
CİARCİAN KRALLIĞI (Čärčän) : Marko polo'nun seyahatnamesinde geçen bir Asya krallığıdır.
*****************
GOLVALILAR (Galyalılar): Günümüzde genel olarak Fransa, Belçika, İsviçre ve İtalya'nın kuzey bölgelerini içeren Galya olarak tanımlanan bölgede Demir Çağından Roma Cumhuriyeti dönemine kadar yaşayan Kelt kökenli bir halktır.
************
Samoyedler:
Samoyed Halkları (Samodi-Halklar, Samoyedler, Samoyadi) günümüzde ve tarihte Samoyed dillerini konuşmuş olan halk ve topluluklara verilen toplu isimdir.
Bir Nenets çocuğu Samoyed Halkları (Samodi-Halklar, Samoyedler, Samoyadi) günümüzde ve tarihde Samoyed dilleri konuşmuş olan Halk ve topluluklara verilen toplu isimdir. Dil akrabalığından dolayı Ural halklarının Fino-Ugri koluna sayılırlar.
Mensubları
Nenetsler (Jurak-Samoyedleri, Yuraklar)
Ensler
Nıganaslar (Tavgi-Samoyedleri)
Selkuplar
Selkuplara, güney Samoyedleri de denilir: Bunlar 19`ncu yy. a kadar orta ve güney Sibirya`da yaşamışlardır. Ayrıca Kamasinler ve bazı diğer sibiryalı Türk Halklarının ataları olmuşlardır. 19`ncu yy. nesili tükenen bir Samoyed topluluğu Matorlar olmuşdur.
Nenetsler Camal Yarımadasında ve Rusya`nın Avrupada kalan tarafının en Kuzeydoğusunda yaşarlar. Nıganasanlar sadece bin civarında insanı kalmış bir halkdır. Yenisey`in güneyinden Çatanga körfezine ve Taymır yarımadası kadar uzanan bir bölgede yaşarlar.
Bir Nenets çocuğu Samoyed Halkları (Samodi-Halklar, Samoyedler, Samoyadi) günümüzde ve tarihde Samoyed dilleri konuşmuş olan Halk ve topluluklara verilen toplu isimdir. Dil akrabalığından dolayı Ural halklarının Fino-Ugri koluna sayılırlar.
Mensubları
Nenetsler (Jurak-Samoyedleri, Yuraklar)
Ensler
Nıganaslar (Tavgi-Samoyedleri)
Selkuplar
Selkuplara, güney Samoyedleri de denilir: Bunlar 19`ncu yy. a kadar orta ve güney Sibirya`da yaşamışlardır. Ayrıca Kamasinler ve bazı diğer sibiryalı Türk Halklarının ataları olmuşlardır. 19`ncu yy. nesili tükenen bir Samoyed topluluğu Matorlar olmuşdur.
Nenetsler Camal Yarımadasında ve Rusya`nın Avrupada kalan tarafının en Kuzeydoğusunda yaşarlar. Nıganasanlar sadece bin civarında insanı kalmış bir halkdır. Yenisey`in güneyinden Çatanga körfezine ve Taymır yarımadası kadar uzanan bir bölgede yaşarlar.
************
Prens Madoc:
Owain Gwynedd ap Gruffydd, Gwynedd Prensi 1137'den 1170'e kadar ölümüyle birlikte, birçok çocuğu arasında büyük bir rekabet yaşandı. Meşru olmayan oğullardan biri olan Prens Madoc ab Owain Gwynedd tüm sıkıntılardan uzaklaşmak için istekliydi. O ve erkek kardeşi Riryd, barışçıl sevgi dolu bir grup vatandaşı yeni başarabilecekleri yeni bir ülkeye yönlendirdi. . . Veya hikaye öylece gider.
Efsaneye göre, Madoc ve Riryd, 1170'de 2 tekne ve bir dizi sömürgeci ile batıya gitti ve şu anda Mobile, Alabama'nın olduğu alana indi. Teknelerden biri Galler'e döndü, 10 gemi gezisi yaptı ve kalmak için Kuzey Amerika'ya geri döndü. Prens Madoc ve yerleşimciler, Alabama ve Coosa Nehirlerini Chattanooga bölgesine taşıdılar. Yol boyunca, birisinin Alabama'daki DeSoto Şelaleleri'nde, Galler'deki Gwynedd'deki Dolwyddelan Şatosu'nun yerleşimi, düzeni ve yapım yöntemiyle neredeyse aynı olduğu söylenen bir dizi kale inşa ettiler.
Prens Madoc’un Batı Hint Adaları ve Meksika’da yer aldığı ve beyaz Aztek tanrısı Quetzacoatl olarak bilindiği söyleniyor. Bununla birlikte, efsanenin en popüler ve ısrarcı versiyonuna göre, Galli yerleşimciler Alabama'dan daha fazla ve daha uzak yerlere taşındı ve sonunda Kuzey Dakota'daki Missouri Nehri'ndeki Mandan Yerlileri ile birlikte yerli kültürüne asimile edildiler.
***************
PİZANLILAR:
Araştırmam sonucunda çok farklı şeyler buldum. Christine de Pizan yanlılarına PİZANLILAR deniryormuş. Christine de Pizan:Kadınlara karşı cinsiyetçi tutumu eleştiren kadın şair, edebiyat eleştirmeni. Doğum : 1363 Ölüm : 1434
*************
Srendip dağı ( Ademin ayağı ) :
Hz. Âdem (as)’in yeryüzüne ilk geldiği yer olarak kabul edilen Serendip (Seylan) adasında kendine âit bir mescidi olduğu rivâyet edilir. (İbn Haldun, Mukaddime, Beyrut 1967, s. 635). Hâlen bu adada, Hz. Âdem’in adını taşıyan bir dağ ve tepesinde ona âit olduğu söylenen bir ayak izi ve geniş bir düzlük bulunmaktadır. Rivâyet doğru bile olsa, bu mescid özel bir mescid olmalıdır. Çünkü ilk mâbed Kâ‘be’dir. Târih-i Cürcân’da nakledildiğine göre, zâtın birisi şöyle der: (Serendip’te) üzeri İbrânîce olarak yazılı bir taş buldum. Üzerinde, “Ben Var’ım, Beni talep et bulursun, Benden başkasını talep edersen Beni bulamazsın. Her nerede Beni ararsan Beni orada hâzır ve nâzır bir şekilde, Beni kendine çok yakın bir hâlde bulursun. İste Beni ki bulasın. Kulum gecenin yalnızlığında Beni kendine çok yakın olarak bulursun. Dile Beni, dile ki bulasın. Bana yapmış olduğun secdelerde Beni kendine çok ama çok yakın olarak bulursun. Dile Beni ki bulasın, dile ki Beni affedici, iyiliksever ve şefkatli olarak bulasın. Ben ki Rahmânım, dile Beni ki bulasın. Beni iste ki Mâcid, Samed, Kerîm ve iyiliği bol olarak Beni bulasın…” yazmaktadır.
*************
Ravent (Rheum rapanticum)
Bitkinin morfolojik kısımlarına göre değişen kullanım alanları bulunmaktadır. Eksiden yaprakları yöre halkı tarafından kurutulup sigara kağıdı olarak, rizom gövde ise yün boyamada ve halı kilim endüstrisinde doğal boya olarak kullanılmaktadır.
Polygonaceae familyasında çok sayıda tür bulunurken ülkemizde bu familyaya giren ve sebze olarak değerlendirilen üç tür bulunmaktadır. Ravent (Rheum rapanticum), dünyada birçok ülkede yetiştiriciliği yapılmasına karşın ülkemizde kültürü yapılmayan ve halk tarafından bilinmeyen bir sebze türüdür (Şekil. 1). Kültürü yapılan ravent bitkisinin yaprak sapları (Şekil 2), ışkın bitkisinin ise çiçek sürgünleri ve çiçek salkımı sebze olarak değerlendirilmektedir. Buna karşılık ülkemizde doğal olarak yetişen kuzu kulağı (Rumex acetosa L.) ve labada (Rumex patientia L.) Sonbahar, Kış ve İlkbahar dönemlerinde pazar tezgahlarında sıklıkla görülen ve sebze olarak değerlendirilen iki türdür. Kuzu kulağı iştah açıcı olarak salatalarda ve taze olarak tüketilirken, labada yaprakları sarma yemeği yapımında kullanılmaktadır. Bu familya içerisinde ülkemizde doğal yayılış gösteren diğer bir tür ise ışkındır (Rheum ribes L.), birçok literatürde yabani ravent olarak tanımlanan ışkın sebze olarak yetiştiriciliği yapılmamasına karşın doğadan toplanarak sebze olarak değerlendirilmektedir (Şekil. 3). Bu türün doğal yayılış gösterdiği alanlar incelendiğinde özellikle Anadolu ile Ortadoğu ülkeleri gelmektedir. Günümüzde Filistin, Lübnan, Suriye, Ermenistan, Irak, İran, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde görüldüğü bildirilmektedir.
Ülkemizde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygın olarak bilinen, Nisan ve Mayıs aylarında seyyar tezgahlarda veya yol kenarlarında çocuklar tarafından satılan ışkın Rheum ribes L. çok yıllık otsu bir türdür. Farklı şekillerde sebze olarak tüketilen ışkın sürgünleri doğal yayılış gösterdiği yörelerde; uşgun, ekşin, eşgin, revaz, revas, ribes başta olmak üzere taze ve çiğ olarak muz gibi soyularak yendiği için yayla muzu, dağ muzu gibi isimler ile adlandırılmaktadır. Ayrıca çiğ tüketim olgunluğu geçen ışgın sürgünleri pişirilerek de değerlendirilmektedir.
Kaynak:
“Rheum ribes L.”
Doç. Dr. M. Kadri BOZOKALFA
Araş. Gör. Tansel AŞÇIOĞUL
Prof. Dr. Dursun EŞİYOK
*************
Sagu ağacı ( UN YAPILAN AĞAÇ TÜRÜ) ( Sagu Palmiyesi ): Evet yanlış duymadınız, ağacın içinden çıkan bir nişasta tozu mevcutmuş bende çok şaşırdım. Yeryüzünde var olan en eski ağaç türüymüş. Dinozorların besin kaynaklarından olan kadim bir ağaç. Güzel bir yazı buldum bu konuda okumanızı tavsiye ederim.
http://bitkiavcilari.com/bitki/sagu.html
***************
Aepyornis maximus (FİL KUŞU ):
BBC’nin yeni belgesel serisi “Attenborough ve Dev Yumurta”’nın çekimleri için tekrar Madagaskar’a giden Attenborough, fil kuşlarına ne olduğunu incelemiş. Kemik ve yumurta kabukları üzerinde yapılan radyokarbon yaş analizleri, bu dev kuşun yaklaşık 1000 yıl önce hala adada yaşamakta olduğunu gösteriyor. İnsanlarınsa Madagaskar’a yaklaşık 2000 yıl önce ulaştığı düşünülmekte. Sör David’in elindeki yumurtanın yaşı da radyokarbon analizlerine göre 1300 civarında. 1600’lü yıllarda adayı ziyaret eden Avrupalı denizciler dev bir kuşun varlığından bahseder ve dev yumurta kalıntılarıyla dönerlermiş.
Soylarının binlerce yıl önce yok olduğunu düşünülen bu dünyanın en büyük kuşunun çeşitli adalarda keşifler yapılırken gözlemlenmesi ilginç değil mi?
*************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder